İnsanların iletişim yöntemleri içinde en önemlisi ve en çok kullanılanı konuşarak anlaşma yoludur. Konuşmak öğrenilmiş bir davranıştır, anne ve babalar ile çocuğun yakın çevresindeki diğer kişiler farkında olmaksızın konuşma öğretmenliği yaparlar.
Başka koşulların varlığı halinde, konuşmanın öğrenilmesinde en önemli unsur ise işitme yetisidir. İşitme kaybı problemi derecesi ne olursa olsun çocuğun konuşmayı ve dili öğrenmesini etkilemekte ve sosyal ve duygusal sorunlara yol açabilmektedir. Konuşmanın normal şekilde öğrenilip uygulanabilmesi normal işitmenin varlığına bağlıdır.
Nörosensorial işitme kayıpları problemi olan çocuğun işitmesinin anlaşılabilirliği ise işitme kaybının derecesi ile doğru orantılıdır. Dolayısıyla işitme kaybı ne kadar az ise konuşma o kadar iyi olacaktır.
İçindekiler
- İşitme - Konuşma İlişkisi
- İşitme Kaybında Erken Tanı
- İşitme Kaybının Konuşma ve Dil Üzerindeki Etkisi
- İşitme Kaybı Dereceleri
- Çok Hafif Derecede İşitme kaybı (15-30 Desibel)
- Hafif Derecede İşitme Kaybı (30-50 desibel)
- Orta Derecede İşitme Kaybı (50-70 desibel)
- İleri ve Çok İleri Derecede İşitme Kaybı (70 desibel ve Üzeri)
- İşitme Kaybı Olan Bebekler Konuşabilir mi?
- Bebeklerde İşitme Kaybı Düzelir mi?
İşitme - Konuşma İlişkisi
Çocuklarda işitme kayıpları sessiz ve gizli bir engeldir. Çünkü çocuklar, özellikle bebekler iyi duyamadıklarını dile getiremezler. Fark edilmezse ve düzeltilmezse bu işitme kayıpları konuşma ve dil gecikmesine, sosyal ve duygusal problemlere ve okul başarısızlığına sebep olur. Tanı geciktikçe olumsuz etkiler de artar.
İşitme kaybı görülen çocuğa nasıl iletişim kuracağının öğretilmesine mümkün olan en erken dönemde başlanılmalıdır. Dil, yaşamın ilk aylarından itibaren hızla gelişmeye başlar, normal duyma yetisi olan bebekler 6 haftalıktan itibaren, insan sesine diğer seslerden daha çok tepki verirler. Altı aylık bir bebek dili analiz etmeye başlar, onu parçalara ayırarak böler, daha sonra tekrar birleştirebilmek için dili hafızasına kaydeder.
İşitme Kaybında Erken Tanı
Konuşma, dilin gelişimi açısından hayatın ilk 6 ayı kritik bir dönem olduğu için bebeklerdeki işitme kaybının yaşamın ilk 3 ayı içinde gözlemlenmesi ve teşhis edilmesi gerekir.
Yenidoğanlarda ve bebeklerde işitme kaybının görülme sıklığı her 1000 canlı doğumda 1.5 ile 6.0 arasındadır. İşitme kaybı açısından risk taşıyan bebeklerin işitme yetilerinin taranmasıyla belirgin işitme kayıplı bebeklerin sadece %50’si saptanabilmekedir; geri kalan %50’de işitme kaybının tanısı ve müdahalesi maalesef kabul edilemeyecek kadar geç bir zamanda yapılmaktadır.
Bu nedenle yenidoğan bebeklere yapılan işitme tarama programları hızla büyümektedir. Bu programların başarılı bir şekilde yürütülmesi ve devamlılığı, jinekolog ve yenidoğan çocuk hekimlerinin bu konuya destek vermeleri mümkündür. Yenidoğan işitme taraması yapılamadığı durumlarda, işitme kaybı riski taşıyan bebeklerde mutlaka işitme değerlendirilmelidir.
İşitme Kaybının Konuşma ve Dil Üzerindeki Etkisi
İşitme kaybının derecesi, frekanslara göre işitme şekli kaybın sabit ya da ilerleyici olması, başlangıç zamanı, çocukların dili öğrenmelerini ve kullanmalarını etkilemektedir.
İşitme durumunun dışında tanı zamanı, işitme protezi kullanılarak amplifikasyona başlanma zamanı, verilen eğitimin şekli ve yoğunluğu, ailenin tutumu çocuğun zekası ve duygusal durumu da konuşma öğrenilmesinde ve dil gelişiminde önem taşır. İşitme protezi kapsamında uygulanan koklear implant, seslerin algılanabilmesini sağlayan bir cihazdır.
30 desibellik işitme kaybı çok hafif derecede işitme kaybı olarak bilinir. Ancak bu kayıp bile çocuğun konuşmayı öğrenmesini olumsuz şekilde etkiler. Bu kadar az bir işitme kaybının bile konuşmayı olumsuz şekilde etkilemesinin nedeni konuşma seslerinin doğasından gelir. Ünsüz sesler yani ötümsüz sessizler, örneğin s,p,t,k çok düşük şiddette konuşma tınısını taşır, dolayısıyla hafif derecede kayıplarda bile bu kelimelerin duyulmaları zorlaşır.
Konuşmayı ya da dili öğrenmiş olan erişkinler, dinleme sırasında bu sesleri duyamamaktan oluşan boşlukları beyinlerinde tamamlar, fakat yeni öğrenmekte olan bebeklerin sesleri algılayıp belleklerine kaydedebilmeleri için bütün seslerin açık ve berrak olarak duyulması gereklidir.
İşitme Kaybı Dereceleri
İşitme kaybının derecesi anlamak için, farklı konuşma frekanslarındaki saf sesin hava yolu işitilme seviyeleri ortalamasına göre Goodman tarafından geliştirilmiş olan sınıflandırma tüm dünyada yaygın bir şekilde kullanılmaktadır.
Marion Downs, Goodman’ın sınıflandırmasında yer alan 25 desibellik alt sınırın çocuklar için geçerli olmadığını çocuklar için normal işitme aralığının 0-15 dBHL olduğunu ve 15dB’yi geçen her desibelin işitme kaybı olarak kabul edilmesi gerektiğini iddia etmektedir.
Çok Hafif Derecede İşitme kaybı (15-30 Desibel)
15-30 desibellik çok hafif derecede sayılan işitme kaybı, konuşmayı öğrenme ve dil üzerinde hafif etkilere sahiptir. Ünlü sesler açık ve net biçimde duyulduğu halde ünsüz sesler duyulamayabilir. Bebek bir yaşına geldikten sonra işitsel öğrenme bozukluğu, dikkatsizlik, hafif dil gecikmesi ve hafif konuşma bozukluğuna sebep olur. Bu çocuklar yalnız yüksek sesleri ve ünlü sesleri duyarlar. Kısa ve vurgusuz sözcükler, hafif şiddetteki konuşma sesleri duyulamaz. Bu düzeydeki işitme kayıpları çoğu zaman fark edilmez.
Hafif Derecede İşitme Kaybı (30-50 desibel)
Bu düzeyde Nörosensorial işitme kayıpları yaşayan çocuklar karşılıklı konuşma düzeyindeki hemen hemen tüm sesleri duymakta zorluk çekerler. İşitme cihazı yardımıyla sesleri anlarlar. Bunlarda dikkatsizlik, dilde gerilik konuşma ve öğrenme problemleri gözlemlenir. Bu çocuklar soyut anlamlı kelimeleri, gramer kurallarını öğrenmekte zorluk çekerler çünkü bazı konuşma seslerini farklı ve hatalı duyabilirler. Ünlü sesleri daha iyi duyarlar. Kısa, vurgusuz kelimeleri, kelime sonlarındaki ünsüz sesleri, bağlaçları duymakta zorlanırlar.
İşitme kaybı nedeniyle bazı sesleri duyamamaya bağlı olarak yeterli konuşma bilgisi alınamaması, konuşma seslerinin ve kelime anlamlarının karıştırılmasına sebep olur; kelime dağarcığı kısıtlı kalır, birden çok anlamlı kelimelerde, nesneleri sınıflamada zorlu çekilir, gramer kuralları karıştırılır, cümlede kelimelerin yerleşiminde hatalar olur, bazı kelimelerde omisyon ve distorsiyon gözlenir. Yabancı kişiler çocuğun konuşmasını anlamakta zorluk çekebilirler.
Orta Derecede İşitme Kaybı (50-70 desibel)
Dil ve konuşma kendiliğinden gelişemeyebilir; işitme kaybının erken tanısı, işitme protezi ile hemen amplifikasyonu ve özel eğitime başlamak gereklidir. Çünkü bu çocuklarda ciddi boyutta dil ve konuşma, öğrenme problemleri gelişir. Bu çocuklar kendi ses tınılarını, çevredeki yüksek sesleri, yakın mesafeden yapılan yüksek şiddetteki konuşmaları duyabilirler.
İşitme protezi ve özel eğitim sayesinde ünlü sesleri, ayrıca çıkış yerlerine, söyleniş şekillerine göre ünsüz sesleri öğrenirler. Ciddi boyutta konuşma, dil ve öğrenme sorunları yaşarlar.
İleri ve Çok İleri Derecede İşitme Kaybı (70 desibel ve Üzeri)
Ciddi bir özel eğitim olmadan konuşma ve dili öğrenemezler. İşitme cihazı olmaksızın sesleri duyamazlar. Amplifikasyonla konuşmadaki ritim paternlerini, kendi vokalizasyonlarını ve yüksek şiddetteki çevresel sesleri duyabilirler.
Bu boyuttaki işitme kaybında ciddi boyutlarda dil geriliği, konuşma ve öğrenme sorunları yaşanır. Sıklıkla ses, artikülasyon, rezonans ve prozodi (prosody) problemleri gözlenir. Ses perdeleri tizdir, tonlama ve vurgu gibi prozodik özellikler kaybolur ve sesler monotondur.
İşitme Kaybı Olan Bebekler Konuşabilir mi?
Bebekler dünyadaki ilk yıllarını deneyim yoluyla çevrelerini öğrenmekle geçirirler. Bu bir yılda konuşmayı ve dili anlamayı öğrenirler. Bir yaşından itibaren dil bilgisi açısından görece iyi sayılabilecek bir olgunluğa ulaşırlar. Bu dönemde beyin sapında yer alan nöronlar olgunlaşır, milyonlarca major bağlantı yapılır. İşitsel beyin sapı ve talamus işitsel korteks kısmına bağlanmaya başlar. İşitsel sinir sistemine ses girişi kesintiye uğradığında, özellikle erken gelişim döneminde, merkezi işitme sisteminde yer alan nöronların morfolojik ve fonksiyonel özellikleri bozulur.
Bazı durumlarda ses uyaranının kortekse ulaşamamasının zararlı etkileri, uyaranın tekrar sağlanması ile düzeltilebilmektedir. İşitme kaybının fark edilmemesi çocuğun konuşmasının gecikmesine ya da gerçekleşmemesine sebep olabilir.
Bebeklerde İşitme Kaybı Düzelir mi?
Bebeklerde işitme kaybına müdahale etmek için kritik bir dönem vardır. Yenidoğanlarda işitme kaybı saptandığında bebekler amplifikasyondan yararlanabilirler, hemen yapılan müdahale konuşma ve dil gelişimini iyi yönde etkiler.
Bebeklerin iletişim yetenekleri ve işitmelerinin en üst düzeyde gelişebilmesi için nöral gelişimin de şart olduğu yapılan çalışmalar tarafından desteklenmektedir. Bebeklerde işitme kaybı ne kadar erken fark edilirse o kadar hızlı bir şekilde çözüm sağlanabilmektedir.